22.02.2011

harabenin değişimi..2..



sabah sabahlığım kahve kupamla.. ani bir kararla.. sidileri duvardan söktüğüm gün işe geldiğimde.. teknisyenden alçı sıva istedim.. azıcık..
"duvarda bir iki ufak çizik  boyası kalkık yer var da"  dedim..
ben her zaman küçümserim hasarı..
kolaycacık yapılır derim.. altında ne buzdağlarının olduğunu bilmem de fayda etmez..
bu huyuma..
sanırım.. savaşabilmek  için rakibi küçümsemeye gereksinimim var..

neyse ki bizim teknisyen öngörülü adam..
3 litrelik pet su şişesinin tepesini kesmiş.. doldurmuş.. alçıyla..
bu çok dedimse de..
"artarsa getirirsiniz" dedi..

değdi değmedi..
duvarların bütün deliklerini..
minik minik çukurları boyaların hatta yer yer sıvanın kalktığı kocaman kraterleri
doldurdum..
daha önce de yaptığım bir iş bu.. dikkat ölçer..
en az üç tur dolanman gerek..
yer yer "e be 20 lik diyerek" yer yer sadece boşalmış bir kafa ile..
bazen de "ben de gidip şimdi onun evinin duvarında dart oynasam napar acaba " diye hırslanarak..

üzerinden bir cetvelle geçin demişti..
biliyorum..
cetvel dışında bir çok şey denedim..
ama en iyi.. kendi elim..
elimin yan kenarı..

saime hanım.. ellerine iyi bak derdi hep..
benimkiler kuğu gibiydiler bak .. nasıl yıprandılar..

bense elimi toprağa sıvaya boyaya sokmadan..
yaptığım işle bütünleşemiyorum..
kitapları okşamadan..
kumaşları ellemeden..
hastalarımı dokunmadan sarılmadan..
sahiplenemiyorum..

manikürcüm çok kızıyor.. her hafta ellerimin haline..
ben de..
"çok güzel eller bunlar diyorum..
çalışıp üretiyorlar.." =).. bakıyor bana..
"ama senin elinden geçince daha da güzel oluyorlar.. " gülümsüyor o da..

kapılarda da delikler var..
onları da macunla doldurdum..
o da teknisyenden ödünç..
ama çok kokuyor.. sentetik malzemeyi kullanmayı sevmiyorum..
kokan.. bağıran.. dikkat çekmek için rahatsız edici olan şeyleri sevmiyorum..
aykırılığın da bir adabı olmalı..

delikleri doldurup işe gittim..
akşamına zımpara..
ama önce..
boya almak gerek..
tavan boyası ve astar..
onca lekeyi astarsız kapatamam.. hayat da astarlanabilse..
zımparalanabilse her çıkıntı.. doldurulabilse her eksik gedik hazır bir malzeme ile..

zımpara güzel bir işlem..
sakinleştirici..
atamadığın negatif enerjiyi.. kullanıp tüketiyorsun..
aslında kabaca belli bir plan içinde çalışıyorum..
ama giderek dağılıyor işler..
artıyor sanki yapılacak iş..

boyacıdaki güzel gözlü oğlan da diğerleri gibi..
şaşırdı benim ondan çok bilmeme konuyu..
=9..incili küpeli sarışın kadın alışverişte..
boya rengine karar vermedim daha..
açık renk olacak..
ama karanlık az ışık alan yerlerde her açık renk gridir..
beyaz gridir.. açık mavi gridir.. lavanta gridir.. leylak gridir..
ben beyaz pastel yeni bir sayfa açıyorum ama gri..olacaksa ille de bu..
ben seçeyim grinin tonunu..
gri perle olabilir gri suri firmin rengi..olabilir.. gri bleu bile olabilir..
yansıyan ya da yansıyamayandan dolayı olmasın gri..
 boğulan renk istemiyorum..
boğulan ruh istemediğim gibi..
boyasız ama astarlı tavan beyazlı ve rulolu ve zımparalı döndüm eve..

bu arada 20liğin geride bıraktıklarını eliyorum bir bir..
kablolar kablolar kablolar..
kitaplar.. çizimler.. küçük büyük kağıtlar.. kutular dolusu şişe kapakları.. uhutekten çukulata alüminyumundan yapılmış figürler figürinler..

astarı .. duvardaki en kirli yerlere sürdüm..
kurşun kalem kusuyor bazı alkollü kalemler de.. kusuyorlar renklerini..
astar onları olduğu yerde donduruyor..
düşündüm de..
yok aslında astarlayabiliyoruz insanları..
ya da ben bunu başarabiliyorum..
öyle bir noktaya geliyor ki ilişkim...
ne ileri ne geri..
hatta dışarı kusmak istedikleri de içlerinde kalıyor..
önce ilk kat astarda  devam ediyorlarsa da kusmaya.. alamayınca bir tepki.. ikinci kat..
duyuramayınca lafları üçüncü kat.. artık onların içinde kalıyor.. astarın altında..
bunun kötü tarafı.. benim de içimde kalıyor.. =)..
beynime kayıt aleti bağlasam.. tıkır tıkır yazacak..

astarı sürünce bazı yerlerdeki delikleri farketmediğimi farkettim..
düzelttim sandığında  illa ki varlığını sürdüren kusurlar gibi.. arkanı döner dönmez dil çıkaran yüzüne terbiyeli ergenler gibi..

değdi değmedi.. neredeyse her yer astarlandı.. altında belli belirsiz yazılar mesajlar..astar daha kurumadan.. yeni keşfedilen yerler de dolduruldu.. belki boyacı görse beni.. beğenmez işçiliğimi..
ama ben de onlarınkini beğenmiyorum zaten..
hem ben maltitasking yapıyorum.. eşzamanlı birçok işi birden yürütüyorum..

odada bir dolap var..
kocaman..
iki kapak aile boyu..
yüzyıl başından..
koyu ceviz rengi..

eski evimde.. bahçeden bir küçük alanı kapatıp  kitap okuma kar yağdığında seyretme yağmurda pıtırtı dinleme  odacığı yapmıştım..
hadi yaşamımızın ortasında gözlerimizi sıkı sıkı yumalım..
güzel şeylere odaklanalım..
demesine gerek yok bana bir zen ya da yoga hocasının..
içgüdülerim içkaçışlarım o yönde..
önce hayalleme ile başlarım kaçmaya.. sonra ilmek ilmek oluşturmakla.. sonra da kullanmaya bile fırsat bulmadan başka adaların başka hayallerin peşine düşerim..
maymun gönüllüyüm..
işte o odanın.. tam  eni kadar dolabın eni..ve
elde mezura aradım onu ben..
 kapak ince bir gıcırtıyla açılırken.. geçmişin kokusunu duyduğum.. saime hanımın dolabı gibi koktuğu .. eldeki mezuraya.. cepteki paraya tam oturan dolabım..
hobi malzemelerim vardı içinde..
o odanın diğer ucunda.. saime hanımın dikiş makinası kahve masası  niyetine..
ve tepede de bir kristal avize =D..

ruhum barok.. yapacak bişey yok.. ruhum kaçak.. yapacak bişey yok..

herkesin plastik dolaplar doldurduğu kapalı balkona ben antikacıdan dolap avize topluyorum.. yapacak bişey yok.. =)

işte o dolap  20likle sürdürdüğü altı yıllık düzeyli ilişkiden sonra.. yetmiş yılda yıpranmadığı kadar
hırpalanmıştı ..
hırpalanmıştı derken..
kapağının biri yanında dayalı duruyordu..
üzerinde stikırlar.. ve hatta delici kesici bir cisimle kazınmış yer yer.. may hel.. sen cehennem nedir bilir misin aziz dostum diyesim geldi..
ama hiç öğrenmesin diye geçirdim içimden..

kapıya koysam çingene beğenip almaz.. güzelim dolabımı..
önce kapağı takmak gerek  yerine..
sadece menteşe hasarı sandığım şey..
aslında yapısal hasar çıktı..
uzun ve kalım vida kullanmış biri menteşeleri takarken..
biri deyişi benim yaşamım ve evim için her zaman geçerli bizde..
kırılan bozulan eşya ve kalp ve duygular hep kimvurduya gider..
bu da öyle..
ahşabı çatlatmış vidalar ve..
kapak olduğu gibi "kafasına fırlayıp atlamış " 20liğin..
hain saldırgan anarşist kapak..

eh yaşam böyle..
zorlamayacaksın..
zorlamayacaksın.. ya da kafana atladığında.. şaşırmayacaksın..
madde ancak belli bir düzeyde sıkıntıya sıkıştırılmaya geliyor.. sonrasında.. tak ..
bir anda atıyor.. lifleri.. zembereği.. sabrı ..

önce bir enjektör ile çatlaklara beyaz tutkal.. sonra bir işkence ile ince çıta çivileri girdi devreye..
işkence altında düzeliyor zavallı işkence sonucunda atmış ahşap..
diyorum gene diyeceğim..
yaşam gibi bu işler..
ancak daha zor bir koşulda.. bir öncekinin "mutlak" zorluk olmadığını.. daha beterinin de olduğunu olabildiğini..
dahası başına da gelebileceğini anlıyorsun..

bu kadar tamir istemiyorum..aslında..
beyaz sayfa açasım..
herşeyi fırlatıp atasım var..
ama vefa .. ah bu vefa..
atmaya yıkmaya kıyamıyorum..

asrın vebası bu.
atmak gözden çıkarmak..
"ne uğraşıyorsun al koy yenisini" salgını..

sırf bu yüzden .. daha ucuz daha kolay ve çabuk yıpranan sıra malzemeleri geldi yerleşti hayatlarımıza..
malzeme derken..
ilişki de konulabilir bu sözcüğün yerine.. nasılsa yerine yenisini kolayca koyabiliyorsan elindekinin değerini bilmeye ne gerek var..

yine bir akşam ve yine bir iş gününün sonunda..
vidalandı kapak yerine ve hatta hafif bir zımpara yapıldı.. astara hazırlık niyetine..

bu aşamaya kadar tam alt katında olan biten yaşanan hiç birşeyi farketmeyen çekirdek..
geldi ..
"napıyorsun sen burda..
oha ama çok güzel oluyor..
ne olucak burası.." cümlelerin peşpeşe dizdi..
"misafir odası.. hobi.. okuma kaçamak odası desek.."diye cevapladım.
"buduar yapıyorum hânıım" demedim..
"bence sen kendi odan yap burayı.." dedi..
gülümsedim..
"ben de öyle düşünüyorum.. ama dile getirmesek..
20lik ben gider gitmez odamı sahiplendiler demese..
o geldiğinde o kalsa..arada biz kullansak..
insan anne evini her an geri dönebilme ihtimali için sever.. " dedim ona..
baktı..
kafasını yana yatırıp ağzını bir tarafa doğru büzüyor birşey düşünüp..
söyleyip söylemeyeceğine karar veremeyince..
bu kez söylememeyi seçti..
hadi ben yukardayım dedi..

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Ataleeeeeeeeeeettttttttt! ya sen beni davet etsene birgün evceğizine... tarih kokan, anı dolu bir sürü mobilyana elimi sürsem ya azıcık... çekirdeğe söylediğin şeyi pek bir sevdim. " insan anne evini her an geri dönebilme ihtimali için sever.. " kendi annemden, ya da bu dünyada en değerli dostumdan bana kalan önemli bir hayat tecrübesi şeklinde saklayacağım bu cümleyi... kalbimin en derin yerinde barındıracağım onu. ihtiyaç duydukça dile getirecek, yad edecek.. gelecekteki çekirdeğime söyleyeceğim bende :)

Adsız dedi ki...

bide ufacık bir rica... yorumdaki kelime doğrulama olayını kaldırsan.. nasıl mutlu olucam biliyormusun :)

carpediem dedi ki...

vefa duygusu,çağın vebası..
en çok bu kelimeleri sevdim..
var bende de hayatımdan çıkaramadığım yığınla şey.
ama,kendimi seviyorum ben,herkese her şeye rağmen..

laleninbahcesi dedi ki...

benim yatağım duvara dayalıydı... sarı çiçek sepetleri olan bir duvar kağıdım vardı... baş ucumda da tavana kadar bir kitaplık. Ben o sepete neler koyardım geceler boyu... Annem odalarımızı hep olduğu gibi korudu... Herkes geldiğinde kendi yatağında yatsın dedi... döndüğünde diyebilecek kadar cesur değildi demek ki:)
Bu harabenin yazı dizisi bize hayat dersi gibi olacak anladım. Sen orayı da içini de düzenlerken ufaktan ufaktan bizi de düzenleyeceksin. İstesen de istemesen de...

Ne kalabalığız aslında değilmi... Nazişler, çekirdekler, gamsegamseler, 20'likler biz burada bir hayat yaşıyoruz ya burası canlı bu harabe canlı buduar canlı, laleninbahçesi canlı...
Öpüyorum çok

atalet-buduar dedi ki...

dolfinim yunusum olur elbet.. bitsin odam baharda bir kahve keyfi yaparız .. bahçede.. =)

dilaram .. gelinciğim..

ben de kendimi çabuk ve güzel onarabiliyorum..

aynı neticeye geliyor.. sevmekle sanırım..
=)

lalem..
kalabalığız valla..
ruhlar evi gibiyiz..
=)
gelecek geçmiş şimdiki hal hep beraber..
tanıdıklar tanımadıklar.. içiçeyiz..

ve elbet.. didikleyeceğim herşeyi didiklediğim gibi..
fena mı anılar depreşiyor işte annem ya..

öperin sıkı sıkı..

atalet