2.03.2011

harabenin değişimi 4..

Genelde evimle içinde yaşadığım yerle  ilgili bir şey seçerken..
Beğenip hemen almaya karar verdiğim şeyler ..
Koltuklar kumaşlar dolaplar..
Eve getirdiğimde..
Çocukluğumdan tanıdık  çıkar..
Bilinçaltı yapıyorum bu işi..

Bir kez hem de çok pahalı bir kumaşa aşık olmuştum..
Diğerlerini görmedi gözüm onu gördükten sonra..
Kaplattım koltuklara..
İlk gelen ziyaretçi.. döşek kılıfı dedi..
O zaman anımsadım..
Gerçekten..
Çocukluğumuzda pamuk yatakları kapladıkları o kumaşa benziyordu..
Renkleri bile..

Bu durumu benim burcumdan geliyormuş..
Oğlaklar mağarasında oturup dinozor kemiğimi kemirmek istermiş..
Çocuklarının geçtiği yerlerdeki  özellikleri ararlarmış..
Erişkin yaşlarında da..
Bunu okuduğum “taşkafa oğlak” kitabına kadar burçlara inanmazdım..

Çocukluğumu geçirdiğim evde hiç duvar kağıdımız olmadı..
Cemal bey her yıl evi bir uçtan diğerine boyardı..
evlerin bakım özen istediğine inanan bir aile idik biz..
birbirimize gösterdiğimiz kadar..
saime hanım eşya kıymeti bilmeyen insan kıymeti bilmez derdi..
emekti o evi ev yapan..
insanın içinde yaşadığı yerin ruhunu ve yaratıcılığını etkilediğini bildiklerini anladım yıllar sonra..
arts and krafts akımının..
bauhausun / dükkan olan değil mimari akım / babası olan bu akımı başlatan..
estetik kadar fonksiyon fonksiyon kadar estetiğin önemini vurgulayan mimarlardan birinin..
insanın etrafının güzel eşyalar güzel şeylerle çevrili olması..
güzel şeyler hissedip.. düşünüp.. yaratmasına yol açar dediğini okuyunca bir kitapta..

Bir de yllar önce uzmanlık eğitimim sırasında  hollandaya gittiğimde..
Her sabah telaş içinde üzerinde ellerinde boya benekleri ile gelen bir hoca vardı..
Napıyor diye sordum onbeşinci günün sonunda..
Ah dediler o evini boyar..
Bi uçtan başlar bitirir.. tekrar öbür uçtan boyamaya başlar.. var böyle insanlar böyle yaşamlar..

ama ulus olarak bir göçebe genlerimizi nedeniyle biraz geç sahip olmuşuz bu fikirlere..
va-nûnun karısı müzehher..
eski istanbulu anlatırken..
"bizde eşya kültürü yoktur..
evlerde yerleşik sofalar gömme dolaplar vardır..
insanlar.. bir evin badanalanma ihtiyacı doğduğunda.. badanayla uğraşmak yerine..
tahta kaşıklarını sinilerini tüm dokumaları şilte ve yastıkları halı ve kilimleri bohçalayıp bir at arabasına yüklediği gibi hazır boyalı bir başka eve taşınmayı tercih etmişlerdir" diye yazmıştı bir kitabında..



benim eşyaya.. oturduğum odanın evin düzenine takık olmam..
hep tuhaf gelmiştir oysa insanlara..
karşımda dağınık bir görüntü varken.. kahve molası bile vermeyi sevmem..
bir köşeyi olsun düzenler bakılacak hale getirir..
gözlerimi ona dikip içerim kahvemi..
çocuks küçükken onu bunu kırıp döktüklerinde..
ve ben üzüldüğümde..
yadırganırdım yine..
çocuklu ev derler ya..
işye o hiç içime sinmemiştir..
neden çocuk büyütüyor olmanın..
evin harab olmasıyla bir bedel ödenmesi gerekitğini anlamamışımdır..
ama yaşadım böyle bir ortamda evet..
benim olmadığım saatlerde kırılıp dökülenin hüznünün bedelini ödetmemeye çalışarak..çocuksa..

gelelim duvar kağıdına.. işte bak o.. boya gibi değil..
boya kolaydır...
hata yaptığında..
biraz zımpara bir kat daha.. herşey geri döndürülebilir..kağıtta öyle değildir..

Duvar kağıdı çocukluğumda olmasa da..
Sevdiğim bir şey..
İlk aldığım evde.. çekirdeğin odası biraz küçüktü..
Onun odasını kaplatmıştım..
İngiltereden gelmişti kağıtlar..
Altı başka üstü başka arada bordür..
Mücevher kutusu gibi olmuştu oda..
Ta ki..
Çekirdek öğlen uykusunda..
Uyumak yerine..
Kağıdın ucunun kalktığı bir yeri keşfedip..
Kağıdı duvardan soyana kadar..

Teoride duvar kağıdı ile ilgili her şeyi biliyorum..

Duvar kağıdı alırken baştan dikkatli olmak gerektiğini mesela..
Dikkatli ve kararlı..

Doğru yere doğru kağıt alacaksın..
Silinir yıkanır dayanıklıdır üzerinden boyanabilir ..
Türlü çeşidi var..
Doğru yere doğru kağıt.. doğru kişiye karar vermek gibi..

Ne alırsan al.. hepsini birden alacaksın..
bu yetmedi dedin mi..
Aynı kumaş alırken top değişince rengin değişmesi gibi..
Değişir renk.. asarsın yan yana.. ııh gitti emekler havaya..

Hayatta seçerken de acele etmeyeceksin..
Doğru karar vereceksin..
Nereye uygun olsun istiyorsun..
gönlüne aklına ruhuna..
bunu bileceksin..

Ruhuma uygun ama azcık da aklıma uysun diye sonradan karar değiştirmeyeceksin..
Her ilişkiye girdiğinle her şeyi paylaşamazsın..
Paylaştıklarından çok paylaşmadıklarında dikkat edeceksin..
Zaman sana önemli olanın onlar olduğunu gösterir çünkü..


                                      


Kağıdı geniş bir yere yerleştireceksin..
İyice ölçmeden kesmeyeceksin..
Deseni varsa desenlerin birbirine denk gelmesine dikkat edeceksin ona göre keseceksin..
Biraz fazla kesebilirsin fark etmez..
Yapıştırırken ortadan dışlara doğru ..altında kabarcık kalmayacak şekilde
Yapıştıracaksın..
Ama fazlalığı kağıt yapıştığı yerde kurumadan kesmeye kalkmayacaksın..
Yırtılır..
İyice kurudu ise..
Kuruyana kadar odanın ısısında değişiklik olmayacak..
Kapıyı çekip zırt pırt açıp kapatmayacaksın..
Yeterli zaman geçti ise..
Keskin bir maket bıçağı ile titremeyen bir elle kesip atacaksın..

İşte bu kuralları uyguladım..
Ve süper oldu..

Yaşamda da uygulasaymışım aynı kuralları..
İyice ölçmeden başlamasaymışım..
Birbirine uyumu kollasaymışım..
İçinde boşluk bırakmasaymışım..
Fazlalıkları.. gereksizlikleri.. baştan engelleseymişim..
Ortamdaki soğumaları kayıtsızlıkla karşılamasaymışım…
Tek bir darbede kesip atabilseymişim..
Olurmuş..

Ama yaşam da..
Tek odaklı geçmez ki..
Kağıdı yapıştırırken..
20lik geldi ..
“oo babaanne odası gibi olucak” dedi.. “anladım..”
“ne alakası var.. bu sadece bir bölümü.. daha neler olacağını görmedin bile.. ne kadar önyargılısın”
“eh.. ama kağıt mağıt.. eski tarz”
“bi kere bunlar şu anda çok moda.. eski tarzın yeni yorumları.. “
“sen başkalarının moda yaptığı bir şeyi alıp asarsan”
“hoşlanıyorum bu tarzdan.. bence en önemlisi bu”.
“ben daha fanki bişey beklemiştim”
“ne gibi”
“mesela bir bilardo masası koyabilirdin buraya”
“haha tabii dedim.. evin sahibesi….ken.. buraya bir bilardo masası süper olurdu..
O noktada çekirdek girdi devreye..
“unutma…….. dedi”..
Önüne baktı  20lik..
“evet ya.. dedi unutmuşum onu”
çekirdek ve ben aynı anda kavradık.. aynı anda hüzünlendik.. aynı anda iç çektik..







3 yorum:

.. dedi ki...

üstüne ince bi kemer takılan, yumuşak, truvakar kollu, kibar bir hırka gibi duvar kağıdı.
kendini iyi hissedersin giyince.
kendini iyi hissedeceksin odaya girince.
çekirdek ve sen neyi anladınız, ben anlamadım.
ama ikinizin aynı anda iç çekişini anladım.

laleninbahcesi dedi ki...

sen o odayı yeniden düzenlerken , hepimizi de düzenledin. Ben ortaokuldayken çok moda oldu bu kağıt işi. Günlerce eve katolog geldi. Herkes kendi odasınınkini seçti. Annemlerin odası aynı senin kağıttandı. ben sarı sepetli bi kaaat seçmiştim. gece duvara ellerimi sürüp o dokuyu hissetmek çok hoşuma giderdi. Kağıtlar seneler sonra değişeceği zaman kağıtçı babamı dolandırmıştı hemde aynı kağıtçı iki kez heheh. Sen kendi ustanı bırakırda arkadaşının tavsiyesini dinlermisin:)) Ay annem senelerce Babama her kızdığında dolandırılmasına değil aynı adam tarafından iki kez dolandırılmış olmasına kızdığını söylerdi. Bizde bu çok komik bir hikaye gibi anlatılır şimdilerde huha haahuha babamı aynı adam hemde iki kez nası dolandırmıştı diye...
Öpim ben seni atalatim canım benim

Sedencik dedi ki...

duvar kağıdı seçer yapar gibi olmalı hayattaki kararlar derken...
aslında öylede oluyor çoğu zaman
duvar kağıdı yapar gibi titizlenerek...
ve titremeyen mantıkla keskince alınan kararlar...
duvar kağıdı tamam...
sonra bakıyorsun hay Allah hava kabarcığı kalmış...
minik bir bıçak darbesi ve biraz tutkal...
sonra eskiyor ek yerleri belli oluyor...
üstüne boya...
hiçbiri olmazsa kazıyıp yeniden kurmaca :)
hayat gibi...
başka bir tarafından baksam da
ellerine sağlık ataletcim çok çok güzel oluyor...
sevgiyle...