16.03.2011

harabenin değişimi 5..


bazen çok küçük şeyler..
büyük işlere yol açar..
içinde o küçücük şeyin bulunmasını sağlayacak büyük işlere..
öyle ki o küçük şey.. fırtınanın gözü gibi.. ehemmiyetsiz kalır... fırtınanın hızının yanında..

herşey..
bir fotoğraf yüzündendi..
bir zamanlar ben de ufak ve sevimli nesneleri bir araya getirip
bloğa eklerdim hani.. ehlikeyife.. atalete..
kahve fincanım ve bir iki aksesuar  olabilirdi bunlar..

vinyet bunların adı..
kitap süslemeleri aslında.. ilk sayfaya .. bölüm aralarına.. konulan desenler..

mfq3t4qen



ama göze hoş görünsün diye gruplanan nesnelere de vinyet deniyor..

işte bu demin bahsettiğim "herşey"e neden olan fotoğraf..
buydu..



renkler mi.. ışık mı..
nesnelerin kadınsılığı mı..
bu nesneleri böyle koyup .. kimse karıştırmadan kırmadan kullanabilen kadının yaşamına özenmek mi..
/ne olsa ben tavanda asılı lambama sahip çıkamamış bir kadın kişiyim.. /
hangisi ağır bastı bilmiyorum..
hayır pembe de sevmem..
ama aşağıdaki harabenin boşalacağını bildiğim günlerde..
oda boşaldığında..
odayı kendim yapmaya karar verdiğimde..
renkleri seçerken..
odayı tasarlarken
hep aklımın derininde.. bu fotoğraf..
fotoğraf demek bile istemiyorum..
bir yaşam kesiti..
dondurulmuş kristallenmiş bir özlem..
kibelem yaradanım elimdekileri özletmesin diyerek devam ediyorum.. /

ilk fotoğrafa tekrar tekrar bakıp sonunda bilgisayarın masaüstüne yerleştirdim..
anladım ki kesinleşti..
gerçekten beni çok keyiflendiriyor..
gözümün buna değmesi gerek.. 
elimin de..
elimde sadece bir kristal parfüm şişesi var fotoğrafa uyan.. demek ki ..

pembe sevmememe rağmen bir pembe eski cam obje bulunacak..
bir minik metal çanağımsı.. vardır evin bir yerlerinde oraya atanacak..
ve bir de üçünü bir araya koyacak tepsi bulunacak..

pembe çanak.. gittigiyorda çıkıverdi karşıma.. manisadan bulundu.. 
hepsi dolapların dibine konuldu..
ve oda yapılmaya başlandı.. 


işte bloglardan uzak kaldığımız zaman içinde..
sizlerden gizli.. ben..
şu noktaya kadar geldim..


parfümlük..
pembe şekerlikkumpamuklukkumıvırzıvırlık..
şimdilik metal bişey katamadım..vaktim yok heralde di mi arayacak..
inşaat halindeyim..
onun yerine.. renk dengesini tamamlayan .. üçüncü obje camdan ..
gene bir eski..
o da kütahyadan geldi..

bu bir kurbağa.... yok kurbağa biblosu  değil.. 
satıcının kalemlik sandığı ama  benim vazoların içine konulup çiçeklerin saplarını yerleştirmeye yarayan  küçük çukurları olan .. dolayısıyla vazoda demetin dağılmamasını 
süper durmasını sağlayan bir nesne olduğunu bildiğim şey.. 
frog..
türkçesi var mıdır yok mudur bilmeden.. 
çiçeklik pek genel bir tanım olduğundan..  
e bu da suyun dibinde şişkocuk yatacak olduğundan..
ben de kurbağa dedim gitti..

sahi bir zamanlar bir farmaumuz yok muydu kurbağamız.. =) ona da buradan sevgi ve özlem gönderelim..

tepsi izmitten geldi.. ayna değil.. krital değil ama zarif boyu uygun ve kadınsı olduğundan buraya uygun bulundu..geçici  ataması yapıldı..
eskilerin dediği gibi "üç otuz paraya" .. benim vinyet parçaları yerlerine yerleşti..


diğerlerini anlatmayacağım şimdilik..
onların saime hanımlı..
başka yere başka zaman..

pek duygulandım pek yoruldum pek düşündüm..
orada fırçayı sürerken..
kat kat kat soyar ya da giydirirken.. kullandığım her şeyi.. ne zaman ne niyetlerle almıştım onları düşünürken..
yazamadım..
bir kısmı unutuldu bir kısmı kazındığı için çıkmıyor..
yazacağım..
yavaş yavaş..
ama bu fotoğrafı koymazsam..
içim rahat etmeyecekti..


ha fotoğrafa bakıp e bitmiş yerleşmiş diyorsanız yanılıyorsunuz..
huyum budur benim..
yaşamda da.. herşeyde de..

ayakkabı mı aldım..
hemen giyeceğim..
vazo mu aldım.. çiçeğini de alıp paketten çıkarır çıkarmaz koyacağım ortaya..
fincan mı aldım.. hemen kahve içeceğim..plaksa dinleyecek kitapsa daha yolda okuyacak ..
aşık mı oldum hemen seveceğim..
bir telaşım var.. kullanıma sokma konusunda.. ertelemek beklemek huyumda yok..

dört yıl önce..
şarap kadehleri .. peynir tabağı ve karaf almıştım bir cumartesi..
yanımda da bir hatun kişi ile..
alışverişten dönerken bana dönelim dedim..
ıslatalım kadehleri..
saat zaten kerahat vaktine yakındı..
geldik..
peynirleri koyduk şarabı havalandırmaya..
baktım o zamanlar sk olan çb.. yatıyor yatak odasında..
hatun kişi onun da arkadaşı..
gel dedim.. dedik.. ısrar kıyamet..
yatan adamı zorla salona getirip eline zorla kadehi verip zorla şarabı içirdik..
içemedi.. ki pek sever..
ben gene uzanayım dedi.. farketmedik bi tuhaflığı olduğunu..
yeni kadeh ıslatıyoruz işimiz ağır..
meğer o gün ilk kez titremiş ritmi kalbinin.. hastaymış da haberi yokmuş..bizim de olmadı..
sonradan titrek kalbiyle zorla şarab içirdiğimiz kişi olarak anmıştık bir süre kendisini..

işte o yüzden bu dekor gerçi yerini buldu okumakumhobikumyatakodası'nda..
ama ortalık hala inşaat halinde..

ilk fotoğraf..http://www.cs.mun.ca/~zubayer/myhome/paperDocs.html
ikincisini bir etsy dükkanında gördüm ama.. neresiydi unuttum..
üçüncüsü özbeöz kendi malım =)..
gururluyum ..
vinyetim var..mfq3t4qen


mutluyum..

4 yorum:

laleninbahcesi dedi ki...

Ataletim canım benim ta baştan demiştim dimi sen bu harabeyi düzeltirken bizim çekmeceleride açtıracaksın diye... Annemin vardı pembe bir parfüm şisesi... ama yandan fısfıslı bilirsin minik pompa yardımıyla fıs fıs edersin parfümü... Babam havaalnındaki yabancı parfüm satan dükkanlardan almıştı teee biz küçükken. Bi de pembe çiçekli gecelik takomı vardı annemin. Geçende Zuz da gördüm ... meğer yürütmüş çoktan:)) bi gittiğimde ikisininde resmini çekeyim senin için.
A vazo içi çiçek düzenleyicilerden ben kendim her vazonun dibine yaparım:))) bilyelerden... çiçekler düzgün dursun diye...
Öptüm çok çok

atalet-buduar dedi ki...

biliyorum o ponponlu püsküllü parfüm şişelerini..
gittigidiyorda ne çok var bi bilsen..
bazıları ben gibi onları çok sevecek kişilerin eline geçip yeniden pırıldıyor..
bazıları senelerce eskici raflarında kalıyor..
sahipleri sahipsiz kadınlar gibi..

iyi etmiş zuz..
kullanıldıkça parlıyor hem anılar hem kadınlar.. hem duygular..

evet onu ben de yapardım ama artık kurbağam yapıyor =)

Leylak Dalı dedi ki...

Bu yazı dişime iyi geldi:)) Özlemişim.
O fısfıslı parfüm zımbırtısından annemin de vardı, ben mıncıklar dururdum küçükken, sonra yokoldu, nereye gitti? İnek içti, dağa kaçtı. Hadi ben küçüktüm de annem niye saklamadı ki? Aslında iyiki de saklamamış, bir de onlar dursaydı belediye benim evi çöp ev diye boşaltmaya kalkardı:))
İyi ki geldin Atalet...

atalet-buduar dedi ki...

buldum fotoğrafı...
http://www.etsy.com/listing/62745315/vintage-vignette-vanity-2

satılmış ama.. olsun..