18.03.2011

harabenin değişimi 7..

bir sandalyenin de olabilir bu değişim..





bir kat astar..
transfer astarı denilenden..
gomlak cilanın su bazlı boyadan kusmaması için..
bayılıyorum bu sözcüklere.
evet uyumsuzluğun üstünü bir kat boyayla örtemezsin .. örtsen de zamanı gelir kusar..
bakarsın dışa vurmuş alacalı bulacalı olmuş..

o yüzden baştan doğru yapacaksın işi..
kestirmeden gitmeyeceksin..
hem emekten kaçınmayacaksın hem de doğru yere kişiye emek vereceksin..

sürülmesi 15 dakika kadar..
kuruması.. bir saat diyor.. ama ben elimi sürüp kurudu mu diye bakıp da kuruduysa hemen basıyorum ikinci katı..
bu da yaklaşık yarım saat sürdü..
ikinci kat.. bildiğin duvar boyası..
beyaz..
aynen o da onbeş artı otuz..
hehe nerdeyse bir dizi-reklam aralığı kadar..
=P

son kat..
hah işte şimdi dur..
bu son kuruma en az bir gün..
zaten benim de işim var..
gidip yıllar öncesinden kirli çıkılarımı kurcalayacağım..
bu sandalyenin üzerine konulacak baharlı çiçekli neler var bakacağım.. işe gideceğim döneceğim ve hazır olacak..

su bazlı vernik.. ertesi gün..
yani bir akşam başladıysan iki dizi akşamı sonrasında..
sandalye yenilenmiş..

bir de neden seviyorsun bu işleri diyorlar..
hayatta hiç bir şeyden bunca hızlı sonuç almadım ki ben.. =)..

şimdilik kenarda duruyor..
kılıf değişecek..
renkli çiçekli..
olacak..

bir şiiri vardır pol eluarın
parisde bir sokak vardır..
bu sokakta bir ev vardır..
bu evde bir merdiven vardır..
bu merdivende bir oda..
odada bir masa vardır..
masanın üstünde örtü..
örtünün üstünde bir kafes vardır..
kafesin içinde bir yuva..
yuvada bir yumurta..
yumurtada bir kuş vardır..

kuş yumurtayı devirir.. yumurta yuvayı..
yuva kafesi devirir.. kafes örtüyü ..
örtü masayı.. masa odayı devirir..
oda merdiveni.. merdiven evi devirir..
ev sokağı devirir.. sokaksa şehri..

bana  aile yaşamını hatırlatıyor..
nedense çok fransız kokuyor bu şiir..
anlaşılmaz..
eşya dolu
şehir dolu.

sandalyeler de bir çok şey anımsatır bana..
dayanılmaz bulurum onları boş kalan her köşeye bir sandalye koyasım var..
her birini ideal bir okuma telefonda konuşma..
bir çocuğu dizlerinin arasına çekip.. alnında tepesinden öpüverme..
göğsünün sıcaklığına bastırma..
bedeninin sıcaklığını koklama..
topuklu ayakkabıların arka askısını.. çorabın arka dikişini düzeltme..
sigara içme..
bacak bacak üzerine atma..
sigara dumanından gözleri kısma..
yaşları dumana yorma..
sabahlığı çıkarıp sandalyenin üzerine atıverme..
uzun boylu birinin beline sarılıverme..
çöküp kalıverme dizlerin titrediğinde..
daha ne sahnelere tanıktır .. hazırdır sandalyeler..

bu sandalye de..
artık keyifli zamanlara tanık olacak..
geçkin yaşta iyi kısmet yakalamış taşralı bir yeni gelin edasıyla gururlu..
yeterince derin değil oymaları..
ince değil işçiliği..
ama güzel.. gene de..
yani en azından bence öyle..


daha neler ne sıcaklıklar anımsatır..

2 yorum:

laleninbahcesi dedi ki...

bu seferki yazı hayat bilgisi dersi gibi olmuş doğru kişiye ve yere emek vermek gibi mesela... o sandalye tanımına bayıldım... o şiire de.
Bu harabe yazılarını kitap olarak çıkarasım var.
Öpüyom

atalet-buduar dedi ki...

editörüm ol lalem..
aslında bir boyama kitabı çıkarasım var..
hatta bi zamanlar bi ingilizce kitap almıştım..
"ucuzcu dekoratörün el kitabı" diye
ona benzer bişi yapasım var..

hatta bak çulsuz dekoratörün kitabı olabilir.. benimkinin adı..
ya da çöpten salona =)

hem anlatıp hem yazacaksın..
biraz da o nedenle açtım bloğu ve belki hatta bağlantılı olarak sipariş de alabilirim..
ve belki sonunda artık.. hobilerini işe dönüştüren hatunlara katılabilirim.. =)