24.03.2011

harabenin değişimi 9..

dantel kaplı yüzük kutusu..

lale sormuştu..
bu eski moda örtüleri napabiliriz diye..
ben örneğin.. şunu yaptım..
bildiğin bir kare tahta kutu..
kapkahve idi..
paşabahçeden bir hediye gelmişti içinde..
önce paşabahçeyi sökmeye çalıştım..
aşabahçesi gitti p kaldı.. pek de şeker oldu..
aklıma gelmemişti.. ve gelse de beceremeyebilirdim..
ama tesadüfen olunca ikiletmedim tabi..
bildiğiniz gibi P ataletin baş harfidir..
=)
beyaza boyadım sonra..
hiç özel bi boya değil bu.. bildiğin duvar boyası filli beyaz boya..
kuruyunca.. üzerine tığ dantel her hastamın hediye etmeye bayıldığı tarzda bir yuvarlak danteli iyice beyaz tutkal boğdum.. 
şöyle ki..
bir naylon torbayı yaydım üzerine danteli koydum.. fırçayla /duvar boyamak için olanlardan 7 cmlik bir adet.. 
tutkalı iyice yedire yedire sürdüm.. 
sonra danteli alıp kutunun üzerine yerleştirdim..
narin ellerimle iyice bastırdım..
bıraktım kurumaya..
sonra bi kat vernik sateninden ve su bazlısından..
işte bu benim en favori verniğim..
kokmaz etmez..
bir saatte kurur ve çok güzel bir ışıltısı vardır.. su bazlıdır ama suya dayanıklıdır..

kurudu..
içine yüzüklerimi koydum..
zaten içinde cam geldiğinden krem rengi yumuşak bişeyle döşeliydi içi..
ellemedim o yüzden.. ama ilerleyen dönemde içine de hoş bir kumaş olabilir.. alışıldığı gibi siyah kadife olmaz da belki başka bir şey olur bilmiyorum ilham bekliyorum....

ama kutum tuvaletmasasıkumşifoniere pek yaraştı.. bence yani..
itirazları alabilirim



büstiyerli kadın şantal tomas aznavur ayna buzlu cam nemlendirici vinyeti..

tuvalet masasını anlatmadım daha.. resim çekmiştim sanırım.. 
gerçi bunun sonucundan çok emin değilim.. ama üstünü seviyorum.. 
özellikle bu kadını.. elinde ayna üzerinde büstiyer..
dönem kadını.. buduara yakışıyor.. 
farketmedinizse söyleyeyim..
pembe pamukluk.. ve parfüm şişesi.. artık beyaz tepside durmuyor..
eski bir aznavur aynam vardı..
hani bir zamanlar pek moda olan bir tarafı gümüş kabartma desenli bir tarafı ayna olanlardan..
duvara asılanlardan..
duvarda pek sevmiyorum onları..
onu aynası üstte olarak koydum..
üzerinde.. şanel beş yok gerçi..
zira hiç sevmem .. şişesi dışında efsane oluşu dışında ..
benim kokum da.. şimdiki yani..buduara uygun bir şişede
üstelik adı ve üreticisi de..
şantal tomas.. ki aslında seksi iç çamaşırları yapar..
eski tarzı andırır bol dantelli fırfırlı filan..
işte o firmanın..
ve adı.. "osez moi"..
bu türkçeleştirmesi zor bir isim..
"bana cüret ediniz"..
hani sıkıyorsa..
hatta ergencesi.. "yersen" olabilir =)
sizli bizli hitabını ve tek kaşı havada küstah davetkarlık içeren sözcük seçimini seviyorum..
elbet kokusunu da..
hem meyveli hem şekerli bir koku..
üstelik ayrıntıda bakarsan .. ki ben bakarım..
manyağımdır bu konuda.. 
pembesi .. pamukluğa uyuyor =D..
 şişedeki siyah kurdele.. buduara..
ve üzerindeki bisküvi porselen isim etiketine hastayım =9..

el sabunu şişesi.. ne arıyor orda derseniz..
nemlendirici içeriyor efendim.. 
içinde ürünleri aldığımız o plastik şişeleri sevmiyordum.. 
hep kapalı yerde tutuyordum..
aç çekmece kapa çekmece..
e tabi sık sık unutum kuru kalıyordum.. 
şimdi  buzlu camdan el sabunluğunda ortada durabilir..
evdeki tüm nemlendirici bronzlaştırıcı hafif pırıltılı bilmem ne işe yararları ..
şişe dibi artıkları doldurdum içine.. şeftali rengi bişey oldu..
o da renk kombinine katıldı..
söylemiştim manyağım..


beyaz porselen tepsi..telefonluk.. saime hanımın vazosu  laleler...


o beyaz güzel tepsi nereye gitti derseniz.. 
telefonluğu ve saime hanımın kırmızı vazosunu taşıyor..
bir şey farkettim..
nasıl resime çerçeve yakışıyorsa..
işte sergilenen şeyleri de bir tepsi bir çerçeve içine koyunca onlar da dah güzel görünüyorlar göze..
en azından benim gözüme..
telefonluğu çok sevimli bulmuştum..
paristen almıştım..
bu benim en sevdiğim şehre..
en sevdiğim yolculuğumdur..
adım dım zihnimde kayıtlıdır.. zamanlaması.. mevsim.. tüm dolaşmalarım..
en keyif aldığım yolculuğumdur..
vazo ise..
saime hanımın en kıymetli vazosu idi..
"kırmızı vazo" sadece onun tarafından düzenlenen çiçeklerle dolardı düzenli olarak.. başka vazolar başka çiçekler olurdu hep her yerde..
bahçeli evdi ne olsa ve evlerini seven insanlardı annem babam..
ama bu vazoyu her gördüğümde..
elinde cemal beyin kestiği yedi veren güllerini koyduğu vazosuyla sehpaya doğru ilerleyen saime hanım geliyor gözümün önüne.. zarif kadındı annem.. beden dili çok zarifti.. nakışla uğraşmasından olsa gerek..
tuttuğu şeyleri tutmuyormuş havada ilerletiyormuş gibi gelirdi bana..

beyaz lalelerim.. yapma..
aslında sevmem yapma çiçekleri..
ama boş vazo da sevmem..
işte vazoma koyacak gerçek çiçeğim olmadığında..
bunları koyuyorum..

arkadaki perdelerin boyları eşit değil..
birini yapıp diğerinei onunla aynı olsun diye ölçmek için astım..
ama asınca bir şekilde sevmedim perdeleri..
uzun mu zayıf mı.. bilemedim..
onlarla ilgili bir projem oluşana kadar asılı duruyorlar..
esin bekliyorlar..

beyaz sandalye.. armağan örgü.. goblen yastık.. sandalye kaplama..

beyaza boyadığım sandalyenin artık çiçekli bir kılıfı var..
daha önce başka bir iş için alınmış bir döşemeliğin parçası ..
yetti de arttı bile.. 
üzerindeki yastık her datçaya gittiğimde.. taşıması kolay olduğundan götürdüğüm goblenlerden biri..
eli boş duramayan kadının yolculuk elişi..
gerçi bu yıl..
sulu boya kalemleri ile gittim.. bak zamanında yaptığım yastıklar da nasıl işe yarıyor..
bunlar üç tane.. bahçedeki kanape içindi..
ama bahçe dekoru değişince kaldırmıştım..
bunun rengi çok uydu.. sandalyenin kaplamasına..
ve ..
üzerindeki örtü de..
mor seven bir hastamdan armağan..
dizlerine örtüyordu bunu ts 2de otururken.. 
her zaman takılırım kadınlarıma.. kiminin kaplan battaniyesi vardır..
onsuz gelirse almam..
kiminin mor lizözü kiminin çorapları ..
hepsinin ille bir süsü vardır..
ve ben de hep takılırım..
işte bu hastanın da diz üstü battaniyesine takılmıştım.. taburcu olduğunda.. "size de ördürdüm dedi aynısından.. yumuşacık.. kullandıkça beni hatırlarsınız.." 
ve evet hatırlıyorum gerçekten..

evet bu sefer.. güzel fotoğraflar ekledim size..
iç açıcı..
oysa bu odanın kurtarılmış tarafı.. daha bin tane işi var odanın..
yarına öbür güne.. her biten köşeyi.. ekleyeceğim söz..


*****************
pese.. bir.. tese.. tekerlekli sandalyenin kısaltılmışıdır..
pese iki.. baş ucu masasındaki telefon değişecek.. ya yeri.. ya da.. tarzı.. şöyle vintıc bişi gelebilir oraya.. arıyorum..
görünce bileceğim.. =9

pese üç.. egzibisyonizm gibi oluyor diye de rahatsızlık duymaktayım ama..adım hıdır yaptığım iş budur.. 
diğerlerinin arasında..

******
pese.. bu baş ucu sehpasının yerinde şifoniyer duruyordu daha önceki fotoğrafta..
odaya fazla hakim oluyordu onu gardrobun yanına çektim..
kolay oldu tekeleklidir zira =)..
yerine de bunu getirdim ama değişecek..  çünkü bir duvar fazla dolap dolap oldu..
burası da fazla zayıf oldu.. 
buraya daha yüksek bir masa gelecek.. şifoniyer yerine onu kullanabilirim burada..
beyaza boyuyorum şimdi .. biter yarına ya da hafta sonuna kadar..
 ve şifoniyer de bir başka köşeye.. hatta belki bu odadan çıkar bile.. kim bilir..
kolay geziyor nasılsa..
dedim ya tekerlekli..
=)






1 yorum:

laleninbahcesi dedi ki...

tüm resimleri büyüte büyüte inceledim.dantelli kutu fikrini çok tuttum... beyaz laleler onların tepsiiçinde sunuş biçimine bayıldım bayıldım bayıldım...
Saime Hanımı canlandırdım gözümde evinde yere sanki basmadan uçar gibi salına salına yürüyüşünü düşündüm. Sonra kendi annemin sabah kahvesi elinde , mavi dantel sabahlığı üstünde koltukta oturuşu geldi gözümün önüne. Bu harabe harabelikten çıkarken bizi de getirip götürüyor ordan oraya..
Öptüm ataletimmm