hep söylerdim..
birbirine ters iki şeyi..
anaç biri olmadığımı..
ve oğlumun benim ruh eşim olduğunu..
o yüzden aman acaba ne yiyor..
ne içiyor.. bak bu yemeği severdi..
ay çamaşırı da kalmamıştır ki.. gibi sorunlarım yok..
poposuna güvenen borazancıbaşı..
yapamadığı yerde.. yetmediği yerde..
yardım da ister..
gelip burada da halledebilir sorunu..
ruh eşi özlemim yüksek ama..
sanırım onun da..
mesajlar atıyor.. misis petigru süpermiş.. getiricem sana"..
"killin the mockinbird"ü okudum süpermiş.."
"stefın kingin son öykü kitabına bayıldım şu öyküyü sen de oku..."
aslan kralda gözünden akan yaş daha yanağını yarılamadan.. dönüp benim bakışlarımı yakalamaya çalışmasından bu yana..
her hissi.. beraber pekiştirdiğim kişi..
evde keskin mizah hakeden durumlarda.. " 20 liiik .. gel bak.. " dediğim kişi..
sözcük sevgimi paylaştığım kişi..
kahverengi kanapeden neden nefret ettiğimi ben söylemeden anlayan kişi..
buzdolabındaki yumurtalar rahat bir soluk aldı..
üzerlerine gülen ağlayan bağıran suratlar çizilmiyor artık..
kedi rahat nefes aldı.. sadece gözünün içine bakarak ona doğru yürüdüğü için.. kaçıp saklanması gerekmiyor.. " korkuya oynamıyor " kimse..
sabahları kahve kavanozunun üzerinden .. buzdolabında süt kutusunun üzerinden fındıklar atlamıyor yerlere..
yapmaktan nefret ettiğim ya da zorlandığım birşeyi yaparken kimse.. "free hugggg" diye sarılmıyor uzun uzun..
30 metre karelik bir harabe var terkettiği..onun krallığı..
önce bir arkadaşıyla uzun hafta sonu tatili gibi gitti..
"üzül kadın.. gidiyorum " dedi giderken..
ama geçici bir süre diye dşündüğümden..
"ne üzülücem .. tadını çıkar" dedim
"ben çok istemiştim senin yaşındayken.."
sonra bir tatile gitti.. birkaç günlük..
ve derken baktım.. "evine" yerleşmiş..
mutlu o..
ben de.. onun mutluluğunun hazzını yaşıyorum..
yaradan kavuştursun ziyareti yaptı bir arkadaşım..
öyleymiş niyeti meğer....
sonra anladım..
"20lik taşınmış ha ?" "evet =)" "e sen nasılsın?" "iyiyim.. çok mutlu o.. ben de seviniyorum"..
"ama ben iyi değilim "..
..
bu ilk kez olmayacak..
benim için önemli kişinin beni üzmesi gereken davranışı için.. başka dış kapının dış mandalı birini teselli etmek zorunda kalmam..
ilk kez olmayacak..
bu alan evi ilk aldığımızda..
beynimi en çok kurcalayan alandı..
yarım bodrumdu..
kocamandı..
bir çok kolon ve kirişi vardı..
bir kolonla duvarın arasına duvar örülüp.. kapı takıldı..
su deposu kombi ve benzeri cihazlar oraya yerleşti..
merdiven altından başlayan bir alanı da.. bir duvarla ayrıldı..
bir tarafı depo bir tarafına da mutfal dolabı benzeri bir sistem yerleştirildi..
aklımca hobi malzemelerim orada duracak ve ben de orada hobilerimle ilgileneceğim..
çk ne gülmüştü evin en karanlık alanına mı yerleşeceksin hobi için diye..
kalan alan ise..
kocaman bir teve..
bir kocaman açılır kapanır kanape..
saime hanımın en sevdiği klüp koltuk..
20liğin bebekliğinden bir kare masa.. beyaza boyalı.. kahve masası niyetine..
kolonlar arasındaki boşluklardan
son kalan girinti de..
tavana kadar raflar..
iki kişinin aynı anda bilgisayarda oturabileceği kadar geniş bir masa ve altında da bilgisayar aksamlarının skennırın printirın bulunduğu bir alan..
bu oda ilk 3 yıl.. yaşam odamız oldu..
biz teve izlerken.. çocuklar bilgisayarda oynuyor.. yanımıza sokuluyor..
çk kanapede uyuyor..
aile aynı şeyle ilgilenmese bile aynı mekanda zaman geçiriyordu..
niyetim hep aile duygusunu vermek..ti..
pazar günleri sosis patates devede keyifleri ..
aile ziyaretleri..
ki başardım..
çk kalp hastalığı ilk başladığında.. onunla boğuşurken..
ya babam ölürse sorusuna cevap bulmuştu aklınca 20lik o zaman ki 13lik haliyle..
"ona bişey olursa.. sen varsın anne hem amcalarım var.. "
ki başaramamıştım..
çünkü çekirdek..
"anne farkında değil misin biz son 4-5 yıldır aile değiliz artık"..
olsun ben yine de uğraştım..
20lik lise giriş sınavına hazırlanırken..
sadece ders çalışmak ve uyumak için kullandığı odasına sığamaz hale geldi..
testler.. biri gelip diğeri giden uzun uzun kalan hocalar..
ortak kararla onu alt kata taşıdık..
otuz metre kare alanın duvarlarına ve tavanına birşeyler karalamaya başladı..
bir kaç kez sildik.. ben .. 20lik.. ve yardımcı.. ama en sonunda..
burası benim alanım.. karışma deyince..silme hızı.. yazma hızının gerisinde kalınca.. teslim oldum..
tamam dedim.. ama benim alanıma taşma..
ne felsefeler yazıldı o duvarlara..
"yarın iyi bir yaşam sürdürmek için.. iyi bir işte çalışmalısın.. iyi bir işe girebilmek için .. bugün çalışmalısın.. yani çalışmak için çalışmalısın" gibi..
en çok da..
hell... ve f.ck..
evet gerçek insanlar olarak bizler küfrediyoruz..
buduar insanı olarak napardık bilemem ama..
gerçek yaşamda hele de ergenlerim.. yakası kapalı sözleri kullanıyorlar..
arkamdan değil.. ben duymadan değil.. önümde.. bazen de yazı ile.. =9
paylaşmaya inanan 20lik gelen konuklarına da yazdırıyordu..
duvar yazıları duvar eserleri..
ve sınavı kazandı..
anne benim odamı yapsana..
siyah oda istiyorum dedi.. ama yazılarıma dokunma..
odanın üzerinde pek anlamlı yazı olmayan tek duvarını koyu griye boyayıp.. sağolsun ikea.. siyah gri iki halı ve siyah yatak örtüsü füme siyah yastıklar hatta bir örgü örtü .. ile kattığım siyahlığı.. gri duvarın ortasına astığım karanlık gökyüsünde bir satürn posteri ile ve eski krem rengi baş ucunu benim mafya takın elbise çizgisi dediğim.. ince beyaz çizgili siyah kumaşla kaplayarak arttırdım..
bir de..
aynı kumaştan içi köpük dolu yer yastıkları dikerek..
onun karanlık odasını yaparken kendi karanlık ruhumu aydınlattım..
çocuks ve çkyı tatile gönderip.. gündüzleri işte geceleri odada çalıştım..
sorunusuz dönemde bunca terapiye gerek duyduysa ruhum.. bir sorunu varmış farketmediği bir huzursuzluğu varmış.. demek..
dönüşte koşarak odasına gitti.. bayıldı..
sarıldı öptü..
beş yıl lise hayatı boyunca burada yaşadı..liseden nefret etti.. kısıtlamalardan manasız bulduğu kurallardan.. nefret etti..
"olsun" diyordum..
"hayat da en az okulunun disiplini kadar kısıtlayıcı ve kontrolcü ve beklenmedik sıkıntılarla başetmeni gerektirecek birşey..
hazırlıklı olursun.."
"eğer kafayı sıyırıp.. klinik paranoyak olmazsam sonunda.. gerçekten hayatta faydasını görebilirim " diye cevap veriyordu..
son iki yılında.. leyese sınavı.. yine yeniden yazı yazarak duvarlara.. hazırlanıldı..
latinceler..
"sivis pacem parabellum"..
film diyalogları arasında kimya formülleri..
arada çeteleler.. bir yıllık çizgicikler..
canı sıkıldığı bir gün..
baş ucundaki duvarı.. eski cidilerini yapıştırarak giydirdi..
arada benim" kanser olacaksın" bağırtılarıma rağmen..
sprey boyalarla süsledi!! duvarını..
bir gün iş yerime telefon etti..
anne evde boya var mı..
vardı..
ben odasını boyayacak sanırken.. bir duvar.. siyah ve turuncularla abstre bir gitar tablosuna zemin oldu..
bir kuzen..
karakalem desen çalışmaları yaptı..
çekirdek hanım..
mesaj panosu olarak kullandı..
20lik dart tahtası niyetine bazen..
artık bir noktadan sonra..
korunmaya değecek hali kalmadığından..
tek uyarım .. kuralım..
"veba çıkarmak ve yangın çıkarmak yasaktır".. noktasında kaldı..
20lik aslında yaşanan ortamlarla çok ilgilidir..odası belli etmese de..
yerden bitme yaşında.. bir arkadaşıma armağan almak için girdiğim mağazada..
minicik bir yastığı kucaklamış olarak gelmişti yanıma..
ben bunu çok beğendim.. alır mısın??..
şu anda yazlıktaki yatağının üzerinde duruyor..
yine ilk kez kendi başına gittiği yolculuktan.. kendisinin üç misli büyüklükte bir yer yastığı ile gelmişti..
düşündüm de yastık almak konfor eksikliği mi ifade ediyordu bir teste göre../
ama yaşadığı od.. sokak gibi.. ara sokak gibi harabe gibi bir hal alana kadar.. yeniden düzenleme istemedi..
üniversite sınavından hemen sonra da.. bir ay yolculuğa gitti..
döndüğünde..
evinin anahtarlarını verdi çb eline..
nohut oda bakla sofa bir evi oldu..
ilk sömestre ara ara gidip kaldı orada.. ama son onbeş gündür.. artık orada yaşıyor..
ve arkasında kalan harabeyi düzeltmek gerek..
geçen sabah erken uyandım..
aldım elime bir spatula.. tek tek önce sidileri ayırdım duvardan..
başladım..
ne harabeler düzelttim ben.. hem..
ki insanlar dikilmiş anıt sandılar.. bu da düzelecek ama..
bu kez .. kendimle sohbetlerimi fikir gezdirmelerimi..
gretel niyetine yazamyı istedim..
burada bu düzelmenin benim basit dekorasyon maceramın ve aklıma gelenlerin öyküsü anlatılacaktır..
ha derseniz neden bir boyacı tutmadın..atalet kolaycacık..
açıkçası.. "utandım" diye cevap verebilirim
çocuğunun böyle bir yerde yaşamasına izin veren kadın olmaktan .. utandım..
ama sadece boyacıya karşı..
çocuğum dediğim adam..
memnundu .. zira..
8 yorum:
Senin yirmilik benim 29 luğa hayli benziyormuş Atalet kardeş ve o da benim ruh ikizimdir. Üniversiteyi kazanıp Ankara'ya gittiğinde ben de senin sebeplerinle burulmuştum sadece gittiğine falan üzüldüğümden değil. Şimdi onun odasını ben devraldım Antalya'da, yüklüğün kapaklarına yazdığı (orta hazırlıktan bu yana) yazılar hala duruyor ve ben onun karyolasına uzanıp zamanda yolculuğa çıkıyorum. Benimki şimdi kendi evini döşeme derdinde (yaza evlenecek), anlayacağın bir dekorasyon halet-i ruhiyesi bizde de mevcut. Haydi bakalım Doğan Kardeş kardeşim ikimize de kolay gele, sen buduarını yenile, ben oğlumun evlilik hazırlığını yapayım. İkimize de kolay gele:))
ama ben bu leylak dalını döverim hem de kötü döverim.Anam bu ne zaman gelmiş buraya:))
Ben de 20 yaşında olsaydım keşke dedim.Benim de öyle bir odam vardı.Resimleri baş aşağı asar,sağa sola ucu yanık izmaritler bırakırdım.Aralara da kendimce bişiler yazardım.20'lik tam benim kalemimmiş...
Sen odayı bitirdiğinde armut ağacı çiçek açmış olur mu?
seviyorum seni de, oğlum dediğin o deli adamı da.
8)
Laleeee, niye dövüyon beni ya:(((
Zaten "Kolay gele"yi iki kere yazmışım, bunuyor muyum neyim:)))
ATALEEEET!!!...seninle.. en kısa zamanda... gözgöze gelmek istiyorum.. İÇİMİZ AÇILSIN diye... :)))
ne olur???? lan bi adama yalvarmadım böyle..
gmaile bir iki satır şittiriver...
Atalet, neden bilmiyorum ama çok dokundu bu yazı bana... birazcık daha uzatsaydın bende okumaya devam etseydim şayet oturup ağlayabilirdim bile... senin şu 20'lik nasıl şanslı bir herif. bunu bildiğine eminim üstelik.. ben hep alanlarımı genişleten sınırlandırmayan bir annem olsun istedim. bırak ruh ikizliğini ara sırada olsa beni anlayabilecek sezgileri olsun istedim. annemle tek ortak noktamız yada ikimizi mutlu edebilecek minicik bir hobimiz ya da ona benzer birşeyimiz yok. aslında annemle benim aramda o kadar eksik şeyler varki.. ben nedendir bilmem yaşlandıkça bunun yokluğunu daha çok hisseden ve bundan ötürü özlemini çeken biri oldum... sen çok özel bir kadın, özel bir eş, özel bir anne ve özel bir dostsun Atalet... çok seviyorum seni...
Çoşmuş burası ataletim çoşmuş...
insanların değişikliğe ve sinerjiye ihtiyacı varmış demek ki..
önce söyliyeyim..
hepinizi seviyorum..
ohh..
ne kadar uzun zamandır sevgi böcüklüğü yapmamıştık =)..
sonraaaa...
leylak dalım.. =).. 29 he??
ben de istiyorum onun 29u görmesini.. hele o zaman çekirdek de 24 filan olmuş olacak ve yakamdan dşecek ki.. tadından yenmeyecek =D..
***
laleeem..
şiddet yok =D..
ne güzel işte..
yeni dostlar yeni blogda..
=)
ben 14 istiyorum..
ilk odam kavramı olduğunda o yaştaydım.. odam'ı adam sandım..
hala ıssız ada sayıklamasındayım =)
****
iki noktam..
ben se seni seviyorum..
eminim 20lik denilen adam.. seni tanısa..
selin dertlenecek bi konusu olurdu..
****
leylak dalı..
uçuş uçuş ilerlemesi senin iki kere kolay gele demenden midir ki..
****
hasretim senfonim..
naza çeker gibi oluyorum.. yanlış oluyor..
anacım kış bitmeden hiç şansımız yok bilesin..
akşamın köründe ancak eve düşebiliyorum..
hafta sonları da sırf pazar..
ancak yapacaklarıma yetişebiliyorum..
olamadım emekli.. hatta habire ertelemekteyim fikri..
bahar olsun .. günler uzasın bir pazar kahvaltısı yaparız.. keyifle..
neden olmasın..
*****
dolfinim.. yunusum..
böyle deyince.. üzücü ..
sen bence bu işi iş edin..
mutlaka vardır annenin de bastırdığı şeyler.. hoşlandığının farkında bile olmadığı şeyler..
madem sen çekiyorsun bu yoksunluğu..
sen çözmelisin..
annenin hoşlandığı birşeyi bulup dayatmalısın..
*****
gelinciğim.. beyazım dilaram..
coşmak.. ne güzel bir sözcük değil mi =9..
*****
Yorum Gönder