24.02.2011

harabenin değişimi..3..

Ben o dolabı aldığımda blogcu değildim..

Nette gezerdim ama ..
O zamanlar meraklı olduğum..
Boyamaları..
Bahçe bakımlarıyla ilgili merak ettiklerimi öğrenmek için..
Daha  weblog yoktu..
Belki abede kuveyte saldırmamıştı daha..
Abedeli bahriyeliler..savaş halindeyken.. aileleriyle görüşmek isteğiyle yanıp tutuşmamıştı daha..Bizler de narsisizmimizi ev halkı mahalle ahalisi ve iş yeri çalışanlarıyla kısıtlı yaşayıp yaşatıyorduk..
Biraz narsist biraz ekzibisyonist bulmuyor musunuz siz de .. bizleri..

Etiket kuralları.. yasaları paylaşım ahlakları yoktu daha.. nette kavgalar dostluklar küslükler yaşamıyor..dedikodular yapamıyorduk.. egolarımız bu kadar parlamıyordu..
İnternet bilgi ve ticaret alanıydı daha..

Ben de.. o zaman.. dergi manyağıydım..
Ev dergileri.. dekorasyon dergileri..
Kitaplar alırdım bir de..
Çulsuz dekoratörün kitabı..
Boyanmış ev..
Gölge bahçesi..
Küçük şehir bahçeleri gibi..
Sayfalarını keser konu konu klasörlere dosyalara biriktirirdim..
Sağ tık diye bişey yapmıyordum daha o zamanlar..

Bibiside zemin gücü programı vardı elın tiçmark vardı..
Kırmızı saçlı kadın yardımcısı ile..
bahçeler yapardı bir hafta sonunda..

uzun saçlı lorenslwelinboyd vardı evler yapardı bir hafta sonunda..
izle oku hayran ol.. iç çek.. hayal kur..

ve elbet birgün de “oldum” noktasına ulaş..kalk ve yap..
kolaycacık..
zaten mantığı anlamışsın.. geliştir genişlet kullan..kartezien akademisyen mantığı..

bak gene aklıma geldi..
lisede öğrenci idim..
bir elbise beğenmiştim ille Saime hanım diksin istediğim..
o da nedense inadından dikmedi de dikmedi..
bir gün eve geldiğinde kumaşı serilmiş patronları da üzerine yerleşmiş beni de elde makas biçmek üzere yakaladı..

“naaptın!!!!” dedikten sonra.. bi baktı kumaşa kağıtlara..  sonra bir de bana..
“nasıl bu kadar doğru yaptın??? “olarak değiştirdi sorusunu..
Ukala ben “uzay geometrisi okuyorum da bi patronu bi kumaşa yerleştiremezsem yuf olsun bana” demiştim sakin..
daha kuul yoktu.. sakin olurduk biz.. olsak olsak..

tomrisuyar gelir hep aklıma..
sıradan bir işi yapmak için “fazla” bilgili eğitimli olunmayacağının kanıtıdır sanki o yazısı..
Yazıda.. annesine sorar hırçın ergen..
“Sen kolejlerde okudun.. sular gibi matematik bildin de ne faydasını gördün sanki??” der..aağılar aklı sıra..
Anne de..
“İşte bak sana matematik çalıştırıyorum kalmayasın diye sınıfta” diye kafasına kakmaz da.. 
“En azından gardrobun üzerindeki bavulları düzgün yerleştiriyorum” der..
Böyle yazan Tomris ben değilim.. annesini ve  anlattığı otuzların kadınında..

Aslında her usta.. çırak.. ustayım diye geçinen kişinin yaptığı işi..
hayat görüşü ..  görgü.. bilgi mantıkve pratk fikir ile yaşam zevkini de yansıtması gerektiren bir şey olarak görürüm ben..
em basit işi gerçekleştirmenin bir dolabı bile  yerleştirmenin bir sistemi.. mantığı var zira..
Kartezyen mantığın suyunun çıkarıldığı andır benim ev yerleştirmem.. =).. sanat zanaat yapmam..

Gadroba dönelim..
Güzelleşiyor.. odam gibi.. çok daha güzel olacak..


                 
astar
ilk kat
karşıdan

Ama yukardaki.. gardrobdan yola çıkıp..
Özetle “ben her şeyi yapabilirim.. yaparsam da alasını yaparım” iddiasına gelme nedenim..
Bir duvardaki astarla alçıyla örtülmeyen lekeler.. doldurulamayan delikler ..

Ustalıkla da ele alsak bazı şeyleri..
İlişkileri de diyebilirsiniz isterseniz..
Bazen kurtarılamaz işte ancak örter ve unutursun altındakini..
Örter ve gözünden uzağa kaldırırsın ki gönlünden de uzağa gitsin..
Dolabı aldığın zamanlar gibi zamanları da örter be unutmaya çalışırsın ki..
Yumuşatmasınlar seni.. hayata karşı hayatı paylaştığını sandıklarına karşı..

O yüzden o duvar kamuflajı hak etti..
Daha önce hiç duvar kağıdı kaplamadım ben ..
Ama sistemini mantığını biliyorum..

Daha önce bir yere kullanmak.. 
yine bir mekanı yaratırken içinde yaşayacakları düşünmeden..
Hayalleme aşamasındayken almıştım..
kullanmamıştım..
Pek de güzeldi..
Hem vintıc moda değil mi..
Gerçi ben elimdeki şeylerin vintıclaşmasından kadınsı bir acı duyuyorum..bir telaş bir endişe..
 Çıkardım kağıdı..
Süper.. eskiden beğendiği her şeyi yenide de beğenebilse insan ..

Bizim o kadar zamandan kalma duvar kağıdımız mı varmış.. dedi.. çb..
Çok niyetli gelip gidip bu alanıma bir şekilde karışmaya..
Ya tutarsa diye habire fikir veriyor..
Tam ortada duran dolabı gösterip bunu buraya koy bence diyor..
Ki..
İlerde olur da oraya koyarsam..
“bu fikri ben verdim “ desin..
Yok değilim kötü niyetli..
Sadece daha önce yaşadım bunları..
Ama o zamanlar adını bilmiyordum bu fenomenin..
Adı..
“ben buradayım”.. daha doğrusu.. “BENNNN” buradayım”.. mış..


Her evde böyle midir..
Bir yerde bir dağınık kötü kullanmaya aykırı bi durum varsa..
Kimse ilgilenmez bizim evde..
Kimse..
Düzeltmez.. kullanılır hale getirmez.. kara delik gibi davranır..
Derken atalet bir ucundan dokunsun..
Herkesin fikri gelir.. incesinden gülünden..
Haha aslında evet sanırım her yerde böyledir..
Bir inşaat başladığında nasıl kazıcı delici aletler çalışırken kalabalıkların ellerini arkalarına bağlayıp izlemeye biriktiği ülkedeyiz değil mi..
Sedenciğin anlattığı arazi maceralarını anımsayın hiç kazı yeri görmediyseniz..

İlk kağıdı kestim.. tutkalı arkasına bir fırça darbesiyle sürdüm ve..
“ben açım “dedi 20lik..
Konuğumuzdu hafta sonu..
Çıktım yukarı.. sipariş üzerine iki adet  tonlu sandviç hazırladım..
Bıraktım masanın üzerine ..
İndim..   fırçayı elime aldım.. ve bir feryat geldi..
“nerde benim ikinci sandviçimmmm”..

Birincisi çb tarafından yutulmuş..
Yani kedi olsa.. henüz bitirememiş olurdu daha ancak yere indirmiş.. ucundan kemiriyor olurdu..
Daha büyük ağızlı biri olmalı..
Çekirdek balık yemediğine göre o da olamaz..

Neden tahminlerde bulunmak zorundayım..
Cevap gelmiyor çünkü..

Biraz söylendim..
Tam elime alıyorum bir şey katıyorsunuz araya..
Bebekli zamanlarım bitti.. geçti.. uğraşmak istemiyorum ..
Baştan söyleyin ne istiyorsunuz  .. kaç tane istiyorsunuz.. diye..

Bir yandan..
İçim..
Sana konuk gelmiş çocuk..
Mecburiyetten de olsa..
Sus kadın.. mutlu et çocuğu..
Diyor..
O kağıdı tutkalladım..
Alt ve üst uçlarını kendi üzerine katladım..
Bıraktım..

“bir mi istersin iki mi “ diye sordum..
“iki taneee” dedi.. gözleri parlayıp..


5 yorum:

carpediem dedi ki...

benim işyerinde yapılan her işe herkes fikrini söyler...ayakkabı boyacısı hamza dahil...
zordur iş yapmak çok bilenlerin içinde.

Adsız dedi ki...

harabenin değişimi uzun sürsün olur mu? :) bizce hiç bir sakıncası yok yani...hayat dersi gibi birşey bu değişim :)))

laleninbahcesi dedi ki...

e biz bu gibilere kel kahya deriz...Bizim evde o kara deliklere ben müdahele etmesem iki yılda bir-hadi bu ev,bitti,başka yere taşınalım demek zorunda kalırız.
O duvar kağıdından annemlerin yatak odasında vardı.Dedim sana sen orayı düzenlerken bizi deşicen diye...
öptüm Ataletim benim

Sedencik dedi ki...

gelmiştim ilk yazıyı okuyup yollayamadım yorumu...
sonra anlaşıldı kapatılmış meğer ben kıyısından süzülürmüşüm...
dün gece yine gitmedi yorum...
neyse...
çok güzel olacak burası ataletcim...
dinamik ve ilginç...
elleriyle böylesi harikalar yaratan insanlara herzaman hayranım...
ve evet onlar bölünmemeli istekler ve taleplerle :)
ve evet kesinlikle haklısın böyle bi seyrederken seyrederken ilham geliverir bizim millete...
arazideki seyircilerde olmazsa olmazımız oldu her zaman :)
hayırlı olsun...
herşey çok güzel olsun...
bir sonrakini okumaya geçeyim...
hazır girebiliyorken...
sevgiyle....

Adsız dedi ki...

Blogunuza anlamak için zevk. Yukarıdaki makale oldukça sıradışı ve ben gerçekten blogunuza ve ifade noktaları okuma zevk. Ben gerçekten, tipik bir şekilde tekrar görünür konusu içinde çok daha fazla yazılan gibi. Paylaşım için teşekkürler ... yazmaya devam!!