27.05.2012

kitaplık.. kitaplar.. fikirler.. uçmalar .. uçamamalar.. gönlün umduğu yerden kırılması ve martısız olmaz da.. diğerleri de var üstelik....

kitap okumak kadar keyifli ne var..
kitaplık düzenlemek.. elbette..



hele hele..
dönüp dolaşıp bir yere sığamayıp..
sığamama hallerine uyum gösterip..
bi zamanlar sığamadığın yerlere ortamlara..yeniden yerleşme çaaları yorduğunda..

dünyanın döndüğünü..
suların aktığını..
herşeyin değiştiğini..
sadece seni çevreleyen atmosferinyok canım ne atmosferi.. fanusun değişmediğimi..
bilerek.. kitaplık düzenlemek de ayrı bir şey..

psikolog bir analiz yapmıştı..
o masanın üzerine ırakılan kestane..
ben burdayım.. ya da daha doğrusu.. paw.. aslan patisi..
burası benim demek demişti..

kitaplığım öyle çok büyükl değil benim..azıcık da enti püften..
hayatım gibi..idareten..
daha iyi günleri bekliyor..
benim sahip olmadığım öncelikler listesi.. gibi..
onun da indexi yok..

ama orada..
nefes alıp veriyor..
eksiklikleri sindirmiş.. gidenlerin kayıpların arkasından ..
onları çoktan içselleştirdiği içinm..
bir bardak su dökmüş.. ya da içimiş.. ve olanca haliyle orada duvardan duvara yayılıyor..

ona bir kitaplık denemez zaten..
yanyana dizilmiş kitap rafları..
kimi ordan kimi burdan..
ataletçe bir iyiniyetle bir araya getirilmeye çalışılmış..
hani parti verip tüm dostlarını çağırırsın..
hani.. senin iyi niyetine onların da karşılık vereceğini düşünürsün..
hani.. senin hatırına geçmişteki karşılıklı sıkıntılarını..
anlaşmazlıklarını bir parti süresince bırakacaklarını düşünürsün..
ama sonunda.. sıkıntı dışında birşey kalmaz sana..o partiden anı olarak ..
işte benim kütüphane dediğim raf silsilesi de.. öyle duruyor..

yanyana.. aynı kalıba sokulmuş ama ayrı.. farklı..
merdivenin başı ile.. kolon arasındaki duvar yetmiyor..
taiştım sağa sola..
evdeki başka yerlerdeki rafları aldım.. kolon önü..
yandaki girinti uzadı boyu..
bir gün tavandan yere..
boydan boya çalışılacak bu duvar..
bir gün atılacak bazı fazlalıklar..

bir gün.....

kitaplarım da sığamamaktan eksikler zaten..
tüm okuduklarım.. bugüne kadar tüm yediklerim gibi.. beni ben yapanlar..
rafta olmasalar da içimde bir yerdeler.. aklına takılan bir konuyu hatırlamak için..
parmağını kitapların sırtında gezdire gezdire arayıp "o" belirli kitabı bulmak..
rafından alıp..yumoş bir koltuğa yerleşip.. o belirli sayfayı açmak...

öyle bir lüksüm yok işte..
ki söz konusu bensem bu bir lüks değil.. bu bir birincil yaşam gereksinimi..

sen homurdanmazdın atalet..
homurdanmıyorum.. neyse o..
pembe gözlük sevmem.. poliannadan nefret ederim.. o yüzden neyse o..

kitaplık.. kütüphane.. doğduğu günden beri her kitaına sahip olailmenin verdiği doyum..
kitaplığın üst raflarına çıkmak için merdiven kullanmak gerekmesi..
merdiven..
bu işte enim faztezim..
bu kitaplığın önüne bir merdiven..

neresine koyacaksın ki.. dedi geçenlerde biri..
haklısın dedim.. buraya değil..
hayalimdekikitaplığa koyacağım onu..

ama kitaplığıma uyan merdiveni buldum ben sonunda..
hem de dün..

ctesi.. insanlardan bıktığım gün oluyor son zamanlarda..
bir de cumartesi akşamları fazla mesai yapıyorum farklı bir iş dalında..
bu da ilginç oldu atalet..ne o öyle.. akşam mesaisi.. filan..
yok akla geldiği göze görndüğü kadar.. çapkın bişey değil..
ama ne olduğunu da söylemem...
gizem iyidir..

işte o yüzden eve geldim.. akşam üzeri beşe geliyordu saat
ingilizler akşam çaylarini içiyorlardı..
bazıları belki içkilerini demlenmeye başlamıştılar..
ben kahvemi tercih ettim..
oturduğum yerden..
düşünüyordum..
21liğin evindeki tadilat için götürdüklerim.. ortaya döktüklerimi kaldırayım..
biraz okuyayım.. bahçenin lambasını yapayım..
ya da yazlık ince giysileri çıkarayım diye.. birden ..bakınırken iki şey oldu..
gözüm bişeye takıldı kitap raflarında..
ve bugün gördüğüm kitaplık merdiveni geldi aklıma..
ve.. bir yıldız çaktı aklımda..
kahve fincanını bırakıp..
kitap raflarını itip çekmeye başladım..
sonucu ben sevdim sanki..

arada bir kadeh şaraba hayır demedim..
arada.. fazla mesaimi yaptım..

ahha.. bir de aslında ben bugün sofyada olacaktım..
ama..
gün döndü.. olaylar gelişti ve ben istanbuldayım..
şimdilerde kimseyi içine almak istemediğim fanusumdayım..
kader diyorum şimdi..

akıyorum da.. yeni kitap almayı sürdürdükçe benim..
bu yığını eritmeme imkan yok..

atalet bugün..
sarılarını sarartmalı..
odasında biraz vakit geçirmeli..
fanusundan pek çıkmamalı..
ama belki .. bahçe lambasını yapmalı.. belki de gün nereye can nereye istiyorsa öyle salınmalı...
pese: düşüdüm de..
karatahta boyası etiketi de neyin nesi demeyin.. düşüncemin sonucunda..
bunu da yapmaya karar verdim bugün...
ama belli de olmaz.. hani....
pese iki..bu başlangıç halidir..
fotoğraftaki..

pese üç..
çekirdek dediki..
anneeegel..
gittim..
istediğine aktım taöm çıkarken..
gitme..
gidip aşağıda..deli gibi boya filan yapma.. benle kal.......

1 yorum:

laleninbahcesi dedi ki...

kal tam çekirdeğin dediği yerde kal. Asıl eserin o çünkü...
Ben senin bu tür yazılarını çok seviyorum.Bi daha bi daha okuyorum.
Ben eve yerleşirken 100 kadar kitabımı çıkardım. Sonra baktım Doğan Hızlan'da aynı dertten muzdarip olmuş bu konuda yazı yazmış. Kitaplarımı ayıklayabilirmiyim diye. Asla geri dönüp bir daha okumam dediğim kitapları başkaları da okusun diye bağış yaptım.Güncel kitaplar olup şimdilerde güncelliğini yitirmiş olanları.
Misal, Turgut nereden koşuyor(Turgut Özal). Turgut bu dünyada ki koşusunu bile bitirdi. dedim:)

Öptüm çook